Biz millet olarak bin yıldır bu coğrafyanın üzerindeyiz , geriye gidecek olursak , bu coğrafyanın yerleşimcisi tüm atalarımız ise binlerce yıldır bu topraklarda harika medeniyetler kurmuşlar . Deniz ise tüm gelişimin en önemli katalizörü olmuş her dönem .Hele ki denizlerin şahı Akdeniz , onun sevgilileri Ege , Marmara ve uzak aşkı Karadeniz ile bu coğrafya bambaşka ....
Suyla haşır neşir olanın , onu sevenin benimseyenin hali bir başka oluyor , kafası zihni , ruhu da bir başka ... Hatta seçim sonuçlarında ki tablo ve renkler bile bunun bir kanıtıdır ister Türkiye'de , ister Avrupa'da , ister ABD'de ...
İstanbul ülke nüfusunun neredeyse 1\4 ünü barındırıyor . Ülkenin üç tarafı , İstanbul'un altı yanı denizle çevrili . Buna rağmen yaz geldimi bu muhteşem şehirde denize girebilecek yer bulmak mümkün(!) olmadığı için herkes yaz tatilinde İstanbul'dan , bu deniz şehrinden , başka deniz kıyılı şehirlere kaçıyor (!) . O ne yaman bir çelişki öyle !!!
İste bu, bizim denizi ne kadar sevmeyen , denizden ne kadar anlamayan , ona ne kadar uzak bir millet olduğumuzun başka bir kanıtı . Deniz öyle kenarında malak gibi yatıp güneşten kavrulmakla falan yaşanmaz , o işi de unutun . Deniz hissedilir , özümsenir , iliklerde hissedilir . Onun nasıl bir güç nasıl bir nimet olduğunu kavramakla anlaşılır . Balık yemeyi bilmeyen , balık avlamayı bilmeyen , avcılık yerine katliam yapan , en güzel sahilleri deniz kültürü ve turizmine kanalize etmek yerine , buralara devasa fabrikalar diken , denizlere bok ve pislik akıtan bir milletin denizi seviyorum deme hakkı olmaz , onu anlaması kavraması da aslında pek beklenemez .
Denizi sevmeye başlamak için önce kadim Anadolu medeniyetleri ve antik kültürleri inceleyerek işe başlayabilirsiniz . Halikarnas Balıkçısı'nın , Sait Faik'in kitaplarına dalıp , Predrag Madvejevic'in Akdeniz kitabını okuyabilirisiniz , Piri Reis , Barbaros , Turgut Reis gibi büyük denizcilerin hayatlarını okuyabilir , Sadun Bora gibi bir üstadın hayatına inceleyebilirsiniz ...
Her neyse edebiyatı keselim .
Ben size kişisel olarak bu yıl İstanbul'un dört bir yanında sırtıma çantamı atıp , toplu taşım araçlarını kullanarak , kah yalnız , kah arkadaşlarımla , kah ailemle gidip yüzdüğüm İstanbul sahil şeridi konusunda bazı ipuçları vereceğim . Gerisi size kalmış .
Ayrıca Marmara ve Ege'nin diğer birkaç yüzme noktasında da kısaca dokunacağım .
Ayrıca Marmara ve Ege'nin diğer birkaç yüzme noktasında da kısaca dokunacağım .
Yuzmek icin hala yer bulamayanlara benden selam olsun . BUYRUN BİLGiLER
2015 Yaz Mevsimi itibarı ile test edilen yerler ve hakkında kısa notlarım .
İstanbul Noktaları :
İstanbul Noktaları :
1- Salacak ( Üsküdar ) : En olağan üstü manzaralı yer . Aksam üstleri tavsiye olunur . Erkekler girebilir .maalesef ortam itibari ile kadinlara ve derinlik olarak çocuklara uygun değil . Değerlendirme notu : 8
2- Caddebostan , Suadiye : Sahil seridinden her yerden yuzme bilen icin musait . Suadiye ve Caddebostan'da kadın ve çocuklar için da uygun . Kurbağlıdere pisliği ve etkisini kestiremediğim için çok öneremem . Kurbağlıdere' den resmen bok akıtıyor Moda koyuna dolayısı ile Marmara'ya . Sırf siyasi bir rant uğruna . Büyükşehir Belediye'nin yerel Kadıköy Belediyesine ızdırap çektimeye çalıştığı söyleniyor ... Oysaki bu sahilde deniz imakı ve ambians 9 numara ... Değerlendirme notum bu olumsuluklar ve sağlık tehlikesi nedeniyle : 5 ( Kurbağlıdere' nin pisliğinin buraya ulaşma riski nedeniyle güvenli olmadığı kanaatindeyim )
3- Adalar Denizi : Her derde deva yer . Tek , kadın ,çocuk , aile , paralı, parasız denizi şahane yegane yer .. Benim favori adam Burgaz Ada'dır ... Özellikle Marta Koyu ve Kapazankaya ... Degelendirme notu : 9
4 - Samatya Sahili : Cayir cimen ortam sahane . Denize girme durumu.beceri ister, park ve yürüyüş alanından kayalıklara oradan denize ulaşmak ve geri çıkmak zor . Kadinlar için uygun durum göremedim , cocuklara da uygun degil . Deniz ve ambians guzel . Degerlendirme notu : 6
5- Paşabahçe : Kapanmış fabrikanın önündeki tel örgülü alandan denize girdim , etrafta birkaç atık su sızıntısı belirtisi vardı . Güven vermedi ama deniz ve boğaz manzarası güzeldi . Değerlendirme notu : 5 ( Tehlikeli olabilir )
6- Üsküdar Paşalimanı : Tiyatronun önündeki rıhtımdan ya da iskelenin rıhtımından girilebilir . Aslında yer yok ama gençler taşlardan basamak yapmışlar . Çocuklar giriyordu bende Boğazda yüzme keyfini buradan da test ettim. Kuzey'den gelen akıntının şiddeti hissediliyordu , tehlikeli olabilir . Değerlendire notu : 6
7- Arnavutköy - Bebek : Arnavutköy'de yolun kenarından suya atladım . Birde Akıntı Burnundan farkına varmadan daldım denize , gerçekten akıntı burnuymuş . Çokça tehlikeli . Ama az ilerleyip Bebek parkına vardığınızda denize giren çocukları insanları görebiliyorsunuz , hatta sığı ve kolay . Değerlendirme notu : 7
8- Kireçburnu : Bir pazar günüydü , Üçüncü köprü yapım manzaralı Karadeniz çıkışı manzarasına nazır girebiliyorsunuz rıhtımdan denize . Hem de çoluk çocuk ve burada kadınların kız çocuklarının da rıhtımdan denize atlayışlarına şahit oldum . Bakın işte en çok bu hoşuma gitti. Diğer her yer erkek egemendi çünkü . Değerlendirme notu : 8
7- Arnavutköy - Bebek : Arnavutköy'de yolun kenarından suya atladım . Birde Akıntı Burnundan farkına varmadan daldım denize , gerçekten akıntı burnuymuş . Çokça tehlikeli . Ama az ilerleyip Bebek parkına vardığınızda denize giren çocukları insanları görebiliyorsunuz , hatta sığı ve kolay . Değerlendirme notu : 7
8- Kireçburnu : Bir pazar günüydü , Üçüncü köprü yapım manzaralı Karadeniz çıkışı manzarasına nazır girebiliyorsunuz rıhtımdan denize . Hem de çoluk çocuk ve burada kadınların kız çocuklarının da rıhtımdan denize atlayışlarına şahit oldum . Bakın işte en çok bu hoşuma gitti. Diğer her yer erkek egemendi çünkü . Değerlendirme notu : 8
9- Bebek Sahili ( Parkı) : Parkın içindeki sahilin rıhtımından çoluk çocuk , yaşlı genç hatta belli ki eskiden beri burada yüzmüş yaşları biraz geçkin birkaç hanımefendiyi bile yüzerken gördüm. Endonozya konsolosluğunun hemen yanında denizde bağlı küçük teknelerin önünden merdivenle inilip sığı olan denize girilen bir yer mevcut , 2015 Yazında hafta sonu sürekli yüzen birileri vardı . Su güzel . Önemli ve tehlikeli olabilecek , daha doğrusu dikkat edilmesi gereken bir durum var , o da ters yöndeki güçlü akıntı , hatta ben de denizdeyken bunu hissettim yoğun bir şekilde ki o esnada kıyıdan tecrübeli bir adam beni uyarıyordu . Sonuçta su güzel park güzel , canınız denize girmek isterseniz gidin girin orada sizi bekler . Bebek sosyetesi yolun kenarındaki bir birinden çeşit klimalı mekanlarda serinlemeye çalışırken siz en güzelini yapın denize girip serinleyin :) . Değerlendirme notu : 8
İstanbul Dışı Yerler
Bandırma Tatlısu : Bu sakin köy sezon boyunca İdo gemilerinin geliş gidiş saatlerinde denizde oluşturdukları anormal dalgalar ve bunun sonucu suyu bulanadırmadığı zamanlarda şahane ambiansı ve doğal yapısı , limanı dalgakıranı ve minik ve alternatif küçük koylaları harika kumsalları ile şahanedir .
Erdek - Pınar Otel : Erdek Körfezinde sakin sessiz ve sığı sahili ile aile ve çocuklar içinde ideal bir yer .
Avşa Adası : İster poyraz essin , ister lodos , Avşa'da rüzgarın yönüne göre kaçacağın bir koy bulursun denize girmek için . Biz poyraz esen bir günde adanın güneyindeki Bol İncir isimli küçük ama şahane bir koyda pırıl pırıl bir denizin muhteşem keyfini çıkardık.
Saroz Denizi : Keşan'ın Yayla Sahilinden test ediyorum Arşipel'in denizini . Saroz'un doğası , Egenin derin ve berrak suyu ve tarihin derinliklerinden gelen anıları ile benim için çok özel bir yer ...
17 Mayıs'da Tatlısu'da açılışını yaptığım deniz güneş ve rüzgarın kutsal toprak ananın armağanı güzelliklerinde beni kucakladıkları dönemi 28 Ekim 'de her zamanki yerimde İstanbul Üsküdar Salacak Sahilinde Kız Kulesinin karşısında ki kayalıklarımda tamamladım .
Yılın altı farklı ayında ( Mayıs- Ekim ) , yani yarısında bir şekilde denize dokunmuş olmak gerçekten benim için bu yıl tarifsiz bir hazdı .
Belki başka zaman , denizin niye beni çektiğini , evden denize gidene kadar yolda aklımdan geçenleri , denizle selamlaşmamı , onunla konuşmamı , ritüellerimi , içimdeki coşkusunu ve tutkuyu da anlatmaya çalışırım kimbilir ..
Her ne olursa olsun , bence her insanın içinde doğanın ona sunduğu bir tutkusu mutlaka olsun derim ... ( Deniz , Trekking , Dağcılık , Tarım , Kano , Rafting , Kayak vb.)
Aylak Adam 2015
Yazının yazılma , güncellenme ve tamamlanma aralığı : Haziran - Ekim 2015
Bandırma Tatlısu : Bu sakin köy sezon boyunca İdo gemilerinin geliş gidiş saatlerinde denizde oluşturdukları anormal dalgalar ve bunun sonucu suyu bulanadırmadığı zamanlarda şahane ambiansı ve doğal yapısı , limanı dalgakıranı ve minik ve alternatif küçük koylaları harika kumsalları ile şahanedir .
Erdek - Pınar Otel : Erdek Körfezinde sakin sessiz ve sığı sahili ile aile ve çocuklar içinde ideal bir yer .
Avşa Adası : İster poyraz essin , ister lodos , Avşa'da rüzgarın yönüne göre kaçacağın bir koy bulursun denize girmek için . Biz poyraz esen bir günde adanın güneyindeki Bol İncir isimli küçük ama şahane bir koyda pırıl pırıl bir denizin muhteşem keyfini çıkardık.
Saroz Denizi : Keşan'ın Yayla Sahilinden test ediyorum Arşipel'in denizini . Saroz'un doğası , Egenin derin ve berrak suyu ve tarihin derinliklerinden gelen anıları ile benim için çok özel bir yer ...
17 Mayıs'da Tatlısu'da açılışını yaptığım deniz güneş ve rüzgarın kutsal toprak ananın armağanı güzelliklerinde beni kucakladıkları dönemi 28 Ekim 'de her zamanki yerimde İstanbul Üsküdar Salacak Sahilinde Kız Kulesinin karşısında ki kayalıklarımda tamamladım .
Yılın altı farklı ayında ( Mayıs- Ekim ) , yani yarısında bir şekilde denize dokunmuş olmak gerçekten benim için bu yıl tarifsiz bir hazdı .
Belki başka zaman , denizin niye beni çektiğini , evden denize gidene kadar yolda aklımdan geçenleri , denizle selamlaşmamı , onunla konuşmamı , ritüellerimi , içimdeki coşkusunu ve tutkuyu da anlatmaya çalışırım kimbilir ..
Her ne olursa olsun , bence her insanın içinde doğanın ona sunduğu bir tutkusu mutlaka olsun derim ... ( Deniz , Trekking , Dağcılık , Tarım , Kano , Rafting , Kayak vb.)
Aylak Adam 2015
Yazının yazılma , güncellenme ve tamamlanma aralığı : Haziran - Ekim 2015