9 Eylül 2015 Çarşamba

Av köpeği stili " Kitabın izini , kokusunu sürme "

Aptülika ile  çok değerli bir  paylaşımımız var .  Kitap paylaşımı, değiş tokuşu ,  bunu uzun bir süredir devam ettiriyoruz .  Bu paylaşım aslında kitap okuma ve okutturma dürtüsünü geliştiren çok önemli bir olay .  Bu yüzden de  zaman zaman bu satırlarda  okumaya dair  yazılarımızı paylaşıyoruz , iki amatör okuyucu olarak . Açık söyleyeyim derdim var bu konuda , motivasyona da ihtiyaç duyuyorum .  Okudukça  , paylaştıkça , okuduklarına  ortak buldukça  okuyası geliyor insanın . Örneğin geçen yıl  YÜZ kitap ile yılı kapatırken bu yıl şu saat itibarı ile  ELLİ de kalmış olmam bu yıl ki motivasyonumu  destekleyecek yeterli  desteği bulamamış olmamdan kaynaklı .  Ve bu yüzden biliyorum ki  " Okumadan uzaklamış her insanın  yeniden başlamak için çok ciddi bir itici güce ihtiyacı vardır "  . Bilmem biz de bir İTİCİGÜÇ 'ün " İ" harfi olabilir miyiz ?  Bilmiyorum , sadece  olmak isterim . " BİR" kişi için bile olsa  bu bana  YETER ! ( yetmez ama ,  o klişeye farklı sebeple sıcak bakmadığım için kullanmıyorum ) .

Açıkçası  günümüzde " akıılı " isimlendirilen teknolojik imkanlar ( cep telefonları vb.)   ile  her türlü kolaycılığı günün her anına taşıyan teknoloji şüphesiz olağanüstü faydaları  - bilinçli kullanıcısına - dışında  korkunç bir köhneleşmeye ve tembelliğe  de sürüklüyor insanı .  Bilgi  artık her an parmak ucunuzda ve ekranda ,karşınızda size kendini sunuyor . Sunuyor da bu  bilginin güvenilirliği zaman zaman çok ciddi şüpheli , bilgi kirlilği  ve maniplasyonlar da cabası .  Araştırıp okumak paylaşmak yerine   , kes yapıştır ( copy-paste) işin en pratiği ,  satın alma  , indir de işin başka boyutu . "Feyzbuk , tivitır , instigram, vatzap" sız bir hayat düşünemez olduk .  Kağıdı , kalemi , gazeteyi , kitabı unutur olduk .  Haftalık ya da aylık düzenli takip ettiğimiz dergi aboneliği kaçımızda var ?   Dolayısı ile sistem  bu teknolojileri  bize şüphesiz büyük imkanlar olarak  sunarken , aynı zamanda bizi bir müşteri olarak görüp sömürme peşinde . Dolayısı ile  bizi mümkün aldığında esir almak ana gayeleri .  Dolayısı ile kitabın onlarla mücadele etmesi zor .( Ortaokul çağındaki çocuğuma tüm çabalarıma rağmen kitap okutamamaksa işte benim gerceğim,  hemen yanımda yakınımda !) ... Sonuçta  kitap tutkusunu bir şekilde  yakalamak zorundayız .  İster  gider kitapçıları sahafları gezer kitap koklar , o kokuyla tutulursunuz kitaba , ister  sevdiğiniz birinin zoruyla , ister bilinçli ve büyük bir  uğraş sonunda ... Orasını bilemem ama  kitap okumak şart !  Dünya da milyonlarca çok değerli kitap var . Oysaki bizim  ortalama bir ömrür  ve zamanımızla sınırlıyız bu yaşamda. Bilgiyle , öğrenmeyle  mutlu olabiliyor , hayata tutunabiliyorsak ( Çok bilince böyle bir dünyada nasıl mutlu olunacaksa artık varın bu metaforun içinde siz çıkın !)  o halde  bu izi sürmek şart . 

Neyse laf ebeliğine lüzum yok . Biz Aptül ile  kitap kardeşliğine tutunduk ve paylaşıyoruz . Siz de bize katılın . Emin olun bu arada okuma enerjimizi kaybetmemek ve paylaşımlarımızı kesmemek için elimizden gelen her şeyi yapmaya devam edeceğiz , inançla , inatla !


Şimdilik bu kadar deyip kısa ipuçlarımdan birini  vereyim . Bakın kendimle ilgili okumalarımda son zamanlarda basıl  yol buluyorum diye ..

Yöntem 1- Av köpeği stili   " Kitabın izini , kokusunu sürme "  

- Bir filmden geçen bir kitabı aradım ve buldum .  Film : Mir Pip , Kitap : Büyük Umutlar - Charles Dickens 
- Bir Belgesel izledim kitabını okudum . Belgesel ve Kitap : Thor Heyerdahl - Kon Tiki Pasifikte 100 Gün 
- Bir kitabın içinde geçen kitabın izinde  : Okuduğum Kitap :  Leninname - Arkadi Avreçenko   , Gittiğim Kitap  :  Mr Pickwick'in maceraları - Charles Dickens
- İhtiyarlamaya doğru yol alırken bu adamar ne düşünür diye merak ettim :  J.J Rousseau - Yalnız Adamın Hayalleri ,  İtalo Svevo - Boş Zamanlarım , Luis Sepulveda , Aşk Romanları Okuyan İhtiyar ...









Ülkemizde yaşanan olaylara çok üzülüyoruz

Son günlerde  ülkede  kabus gibi olaylar yaşanıyor , her gün bir yerlerden terör içerikli ölüm haberleri geliyor .  Şüphesiz  tüm bu gelişmelere  duyarsız kayıtsız kalmak mümkün değil . Çok üzgünüz . Ama biliyoruz ki bu olayların sorumlularıda belli .

Takıldığım konu sipariş verilmişçesine yapılan klişe açıklamalar . Takıldığım noktayıda  ne politikacılarda ne gazetecilerde ne de büroktarlarda gördüm ( onlar zaten sistem dalkavukları  ) . Ama sporcularda da bu ezber ve klişeyi görmek beni rahatsız ediyor

Art arda futbol  takımı , basketbol takımı , tekerlekli sandalye basketbol takımlarımız Avrupa maçları sonrası uzaltılan mikrafonlara  "  ... Ülkemizde yaşanan elim olaylara çok üzülüyoruz , başarıya sevinemiyoruz , umarız bir an önce son bulur , terörü ve yapanları lanetliyoruz ... " vb açıklamalar geliyor .   Düşününce  acaba bu adamlar da  bunu derken  sokaktaki adama gösterilen yapmacık hedefe mi  mesaj veriyorlar yoksa gerçek sorumlulalar mı?  Birtanesi de çıkıp  " Ey  yönetenler  , sorumlu sizsiniz , yererin ulan , kazandığımız başarıya sevinmek istiyoruz ,  sizin yüzünüzden sevinemiyoruz , ezber laflar için bizi niye  söylemlerinize alet ediyorsunuz ... " dese ya !

Hele ki  bu sistemin en büyük yarattığı  ikon(!)  Fatih Terim efendinin Hollanda maçı sonrası  gözlükleri takıp , unutmayayım diye, yazdığı kağıttan okuduğu  pek zor ezberlenmesi zor (!) ifadeler ,  yaptığı açıklama tam bir bombaydı (!) .  Günü kurtardı kendi adına birkez daha ! Ne güzel demiş oysa ki  İbrahim Toraman  "  Kaybettiğimizde  suçlu hep başkaları , kazandığımızda ise  başaran hep tek kişi " diye  ... 

Spordan da nefret ettiriyorlar adamı bunlar !

Adam olun biraz !  Dürüst olun , içinizden geçeni söyleyebilin, dayatılanı değil ,  olmanız isteneni değil , olduğunuzu gösterin .  Hemfikir olmak zorunda değiliz , farklı olmak , farklı bakmak , farklı davranmak , zihin açar , siz de bu ülkenin farklı gözle görmesini sağlayın , karanlıklar bir farkla aydınlanır , bir küçük ışık saçmakla, o ışık da büyür ve  karanlık dehlizlerde boğulanların yolunu aydınlatır ... 

AA - 2015 Eylül