11 Ağustos 2015 Salı

Ortalık B.k Kokuyor , duyuyor musun ?

Olanlar , yaşananlar , yaşatılanlar kimin umurunda . Herkes çıkar derdinde , çıkar uğruna düğmeye basılıyor , bir şeyler başlıyor , sonra iş bitince o düğmeye basılıyor kapatılıyor , bu arada ortamdan hemen nemalanılıyor , sonra yeniden başka bir düğmeye basılıyor aynı süreç yine başlıyor yine bitiliyor, sonra yine , sonra yine, yine , yine ... Nasıl bitmiyor ? Bitmiyor çünkü sürekli ekiliyor , çünkü toprak çok bereketli (!) . Cehalet , bilgisizlik bu toprağın gübresi ... Vur bir kazma bir tohum at yüz veriyor ... Ama bunlar maalesef bataklık bitikisi, bataklık meyvesi , bataklık çiçekleri . Ve bir yerlerden bataklığa sürekli pis su akıyor . Ve kimsenin pis suyu kesmek ve toprağı kurutmak gibi bir derdi yok . Herkes boktan bitkilerden besleniyor ve bok kokuyor ... Gözlerinizi kapayın ve derin derin nefes alın , iyice içinize çekin ... ( Hala duyamıyorsan kokuyu .... !)

Duyanlar duymayanlara tarif etsin kokuyu , siz hiç kokuyu tarif etmeyi denediniz mi ki  ! 


8 Ağustos 2015 Cumartesi

Rock Off 2015 - İşte öyle birşey

Hiç niyetim yoktu , hatta  unutmuştum desem yeridir . Hakan aradı " Abi gidiyormusunuz konsere ?" . Sonra  baktım hava sıcak , nerede bu konser ?  Bahçeköy yolunda ormanın içinde ,  aklım bir anda çok eskilere gitti. Çok güzel bir Barışarock Konserleri yapılmıştı yıllar önce burada  , hele ilki  muhteşemdi diye anımsadım . Sonra bu yıl  İstanbul'un tüm kıyılarında yüzmeye takmıştım  ve sırada Boğazın Avrupa yakası kalmıştı . "Hmmm"  dedim ,  Beşiktaş'tan yola çıkarsam kuzeye doğru , hem yüzecek bir yer bulur  akşam seansında da konsere varış olurum . Hakan'a bir  " Tamam" çakıp , çantayı sırtıma atıp  düştüm yola .  Arnavutköy'de  Akıntı Burnunda buldum kendimi , başka yer yokmuş gidip , suya daldığımda  boğazın üstünde kara bulutlar geziniyordu , hava kasvetli ve karanlıktı , Heavy Metal ruhuna uygun , akıntıda az daha sürüklüyordu beni konserden aşağıya ... Yüzme seansını Arnavutköy Bebek'de bitip yola koyuldum . Çayırbaşında tekel bayisi durağından biraz yük aldık Hakan'la  , vardık kapıya  nihayetinde . Ormanın derinliklerinden geliyordu  Cavelara'nın sesi . Amazondan , Belgrat Ormanlarını selamlıyordu  " Oley oley oley oleyy Soull  Flyyy , Souull  Flyy " ...  Vay anasını en adam , adamı kaçırmış ama dışarıdan duymuştuk , Thank You dediler ve gittiler ...  İçeri girdik , ambians güzel , ilgili pek yok , yer ters  , aslında  grup kaliteside  pek beğenilmemiş olablir kimilerince . Biz de Byfuss'la zamanında listeyi zayıf bulup es geçmiştik bu programı , ama Hakan sağ olsun anımsatmış oldu . Gittik , bir Rock Konserine gidildikten sonra geriye bakılmaz bende , zevk alıp, tadını çıkarmaya bakılır .  Öyle de yaptık .  Gojira çıktı , geçen yılda izlemiştim . Bu defa performanslarını daha aşağıda buldum ama olsun varsın dedik , geçtik.  Sonra ilk günün headliner'ı  Korn , sahne aldı . Ritmik ve tempolu muzikleri  keyif verdi  ortama , enerji yükseldi  ve ormanın derinliklerinde  karanlık bir rock gecesini aydınlattılar .  İlk günü onlarla kapadık . Korn'u llk kez dinliyordum ( Bu progradaki grupların hiçbirini neredeyse  dinlemem desem yeridir bu arada )  beğendim .


İkinci gün yine Boğazda yüzmece ve üstüne kaymaklı Rock Konseri etkinliğim sürdü . Bu defa Kireçburnun'dan takıldım boğazın oltasına  iki bira eşliğinde . Uzaklarda  birbirine kavuşmak isterken düşüp boğulmuş iki sevgilinin uzanışı gibiydi  üçüncü Boğaz Köprüsü'nün birbirne uzanır gibi duran kollarının iskeleti . Hüzünle bakakaldım , düşüncelere daldım . Sonra baktım saat gelmiş , vurdum ormanın yoluna kendimi . Davullar çalıyor , gitarlar yırtıyordu ortalığı kimbilir .  Öylede oldu . Girdiğimde  Annihilator  sahne aldı .  Bu çocukların adını yıllarca duymuştum , ama hiç dinlememiştim .  Son zamanlarda  genelde  " böğüren " vokalli metal , rock grupları gençler araısında pek moda  , ben de sevemiyorum bu vokal tarzını maalesef  . Annihilator , bana eski heavy metal tadı verdi . Vokalist enerjik ve çenebazdı . Severim bol konuşan rockçıları bu arada .  Sonra My Dying Bridge geldi  , tanımıyorum ya , ortada  beyaz gömlekli siyak kravatlı  kel kafalı abiyi dolanır görünce  , sahaneye garson girmiş diye düşünürken şarkı söylemeye başladı . Vay anasını dedim ( Tıpkı yıllar önce  Ankara'da ki  Nükleer Karşıtı müzik festivalinde  Azeri Yuhu grubunun sahne arkasında dolaşan vokalistinin şarkı söylemeye başlamsında uğradığım dumuru hatırladım . Ama Yuhu'da ki kadar  hiç bir şey dumur etmez beni , kullakları çınlasın , bu vesile ile analaım . Sonra yıllarca çok dinledik kendilerini İstanbul'da . Selam olsun Hezer'in Sahili'ne ...)  . Bu gruptan aklımda kalan , çok ama çok cool tavırlardı . Vokal ve Bass Abla  ruhsuz bir hava verdi . Herhalde  imajları bu yoksa uzun saçlı ve yaşlıca gitarist baba bana Southern Rock'çı tadında göründü . Ama şanş işte napsın . Ha tam bu arada  Hakan ve Emre'de  yetişegeldiler ve Rockçu Tayfalar 'ın minik bir grubu toplanmış oldu . Eh havamızda yerine geldi , soğuk bira ile kutladık bu üçlemeyi .  Ondan sonra çıkan makyajlı ve kendilerine kötümser görüntü vermiş olan Behemoth  isimli arkadaşları   arkalarda cimenlere oturup , bira içerek uzaktan eğlenerek izledik . Bize hitap etmeyen bir müzikleri vardı . Nihayetinde  konserin son  grubu  Apocalyptica  sahne aldı . Uzun sarı saçlı bu çello çalan çocuklar  bir önceki gruptan sonra bir nevi ilaç oldu bizim için .  Bu arada bir de  pop vokalli bir vokalist bulmuşlar , pek bi  berrak ve  ince geldi başlangıçta ses bana pek sevemedim , ama sonra biraz daha iyimser bakmaya çalıştım .  Çellolar ile  " Seek n Destroy "  yapıp . Bir konseri daha  noktaladık . Ormanı gerimizde bırakıp  güzel iki günün ardından kendimizi şehrin karanlık sokaklarına bıraktık .  

We're scanning the scene
In the city tonight
We're looking for you
To start up a fight

Searching
Seek and Destroy